FOTOĞRAF & YORUM
Fotoğraf çok yönlü bir araçtır.
Bir haberin anlatıcısı, bazen de anın belgesi olmakta ve uluslararası bir dile dönüşmektedir.
İnsanın istediğini görme eğiliminde olduğu belirtilmektedir
ama fotoğrafta gözün gördüğünden daha fazlası vardır.
Fotoğrafta göz algılamanın ilk durağıdır,
her görüntü deşifre edilmiş bir yaşam kesitidir,
akıp giden zamana müdahale ederek yaşamın çerçevelenmesidir.
Görme olgusunda,soyut imgeler, zihinsel süreçte algılanmakta,
bu algılanan imgeler, bilinçli bir şekilde yorumlanıp anlam kazanmaktadır.
Fotoğraf sadece mekanik bir kayıt olarak düşünülmemelidir.
Her imgeyi algılama ve değerlendirme düzeyi görme biçimi ile ilişkilidir.
Düşünceler, inançlar ve olaylara olan bakış açısı etkili olmaktadır.
İnsanın nesnelerle ilişkileri canlı ve hareketlidir,
bir şeyi görünce kişi kendisinin de görüleceğini fark eder,
dünyanın bir parçası olduğunu hisseder.
(*Fotoğraf sizi ele verir,nasıl baktığınızı gizleyemezsiniz. *)
Bir şeyi fotoğraflamak, ona sahip olmak gibidir,
insanın kendisiyle dünya arasında ilişki kurması ve bir aktarımda bulunmasıdır.
Fotoğrafta, hangi görüntülerin kaydetmeye değer olduğunu seçme,
güzeli yansıtma çabasının yanı sıra dünyanın maskesini indirme,
gerçeklerle yüzleşme çabası da vardır.
Görüntüyle anlam aktarımı insanların mağara duvarlarına çizdiği resimlere kadar uzanan bir geçmişe dayanmaktadır.
Anlamın olduğu yerde dile ihtiyaç duyulur,
düşünceyi ve anlamı besleyen dil toplumsaldır.
Fotoğraf dili ise içerikteki anlamın görsel biçime çevrilmesidir.
Bu çevrimde fotoğrafçının bedeni,
ruhu, duyguları, algıları, kültürü, ideolojisi,
hayalleri, yaşantıları vb gibi etkili olmaktadır.
Fotoğraf ile yola çıkarak kişinin kendi gerçeğine,
oradan da izleyene ulaştığından bahsedilmektedir.
Fotoğrafçılık amatör bir uğraş alanı ve sanat olarak,
insanların kendilerini ifade etmede,
düşüncelerin aktarımında ve tanıklıkların belgelenmesinde,
başvurulan belki de en kolay yoldur denilebilir.
Madde bağımlısı beş hasta ile yapılan bir fototerapi çalışmasında, fotoğraflar aracılığı ile güven, dürüstlük, kendilik değeri, güç, utanç gibi kavramlar üzerinde çalışılmıştır ve özellikle kendini ifade etmede ve somutlaştırmada fototerapinin katkıları olduğu belirtilmektedir.
Ayrıca, fotoğraf sanatının sağlık alanında belgelendirme amaçlı kullanımına ilişkin literatüre rastlansa da, fotoğraftan ziyade daha çok resim, seramik, dans, müzik gibi sanat dallarının terapide kullanımına ilişkin çalışmalara ulaşılmaktadır.
Bu çalışmalarda genel olarak, psikoz, depresyon, bağımlılık, travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal hastalıklarda ve diyaliz, kanser, kalp yetmezliği gibi kronik bedensel hastalıkların tedavi süreçlerinde sanat terapilerinin etkili olduğuna ilişkin ifadeler bulunmaktadır.
Fotoğraf sanatı, teknik bilgi ve kompozisyon bilgisini kullanarak, planlama yaparak görsel bir ürün ortaya koyma sürecidir ve bu süreci etkileyen, destekleyen pek çok faktör bulunmaktadır.
Fotoğraf üretmede bilişsel işlevler de büyük öneme sahiptir ve fotoğraf çekme etkinliğinin, bir kendini ifade etme, boş zamanı değerlendirme ve sosyalleşme aracı olacağı da öngörülebilir. Bu noktadan hareketle psikiyatrik rehabilitasyona yönelik aktivitelerde, fotoğraf sanatına yer verilebileceği düşünülmüş ve fotoğraf aracılığı ile hastaların sosyalleşme süreçlerine katkıda bulunulması hedeflenmelidir.
Fotoğraf ilaçtır kimine...
Her deklanşöre basan sanatçı oldum diyor !
Bas bakalım olacak mı ?
Sanat mı ? Değil mi ?
Her şeyden önce, bir başkasının foto grafik söylemini yargılayabilmek için;
Fotoğraf tarzları, teknikleri, kuramları ve kültürü hakkında birikime sahip olmayı gerektirir.
Yetersiz bilgi birikimi, değerlendirmenin kısıtlı kriterler çerçevesinde yapılmasına neden olur ki,
bu da ancak değerlendirmenin yetersizliğinin bir göstergesidir.
Fotoğraf değerlendirmelerine öznel tercihler etki eder.
Ancak varılan yargıyı desteklemek adına,
hangi yargı kriterlerinin dikkate alındığı,
bu kriterler çerçevesinde varılan,
yargının gerekçelerinin açıklanmasına ihtiyaç duyulur.
Sanatın bir şeyleri aşan,
yetenek ile bağlamlandırılan,
bir özel durum olduğu fikri yerleşmiştir.
Çoğu sanat faaliyetlerinin oluşumlarında etken,
farklı düşünceler ile yapılsa da,
sonuçta aynı kapıya çıkan düşünce biçimi
olarak tanımlamak da mümkündür.
Bu çerçeve içinde düşünülecek olursa,
sanatçı da,üstün yetenekleri olan,
olayları,hayatı,normal insanlardan farklı görebilen,
ayrıcalıklı bir kişi olarak tanımlanıyor.
Sanat, iyi insan,güzel dünya yaratmak yerine,
güzellik kadar çirkinliği,
aydınlık kadar karanlığı,
coşku kadar çöküşü de anlatan bir şey olmalı.
Bunu kimler yapıyor?
Hangi sanatı kimler yaratıyor,destekliyor ve sunuyor ?
Sanat eserinin kendisi bu soruları içerdiğinde 'katılımcı sanat'dan konuşmaya başlıyoruz.
Sanat ürünü üreteni,izleyicisi,sorgula
arasındaki ilişkiler, sanatın oluşumunda yer aldığına göre,
sanatçı ve sanat da aslında bu ilişkilerin neticesi.
Tek başına bir sanat eseri veya tek başına üstün yetenekli birisinin yaratımı değil.
Katılımcı sanat da ,
sanatı tekil kişilere indirgemeden,
sanatçının değerini ,
yaptığı iş,yaptığı işe yaklaşım,
çevresi ile ilişkisindeki yöntemleri,
üslubu ile değerlendirmek gereklidir.
Taklit ya da “kitsch” diye tabir edilen özenti sayesinde sanat anlayışında bozulmalar açıkça görülmektedir.
Türkiye de fotoğraf ,fotokopi denizinde boğuluyor.
Eğer üretemiyorsan, yani düşünme yeteneğin yoksa,hazıra konarsın.
Konarsın da , ne olur?
Fotokopi olur.
Yüzlerce hatta binlerce çoğaltabilirsin fotokopileri.
Fotokopileri ödüllendirmek,bir gökdelenin üstünden para savurmaya benzer.Parayı eline geçiren,bir daha savrulana kadar bekler.Hiç bir zaman hak etmez,sadece tesadüfler ile mutlu olur.
Kaynak;
( Yaykın M. Fotoğraf ideolojisi, algıda gerçeğin bozulumu. / Berger J. Görme biçimleri. / Sontag S. Fotoğraf üzerine.)
Bu paylaşımın konuğu,
Emilio C. Colero ' ya teşekkürlerimle.
Keyif alarak uzun süre izlediğim fotoğrafı için.
Fotoğraf & Yorum başlığı altında,
belki fotoğrafın yorumunu beklediniz.
Yoruma gerek duymadan,bilgi paylaşımını uygun gördüm.
Bana göre mükemmel karenin,
güzelliğini izlemek daha da doyurucu geldi.
Fotoğrafı çeken,
sürücü kadar emek harcadı ise,
izleyen ise müşterisi kadar keyifli.
Selam,sevgi ve saygı ile...
Selçuk Özgüleryüz
Yorumlar
Yorum Gönder