FOTOĞRAF & YORUM
''Sanat görüneni yansıtmaz, görünür kılar.''
“Renk beni yakaladı.
Artık rengin peşinden koşma gereğini duymuyorum.
Her zaman için beni yakaladığını biliyorum.
Bu kutsal dakikanın anlamı işte budur.
Renk ile ben kaynaştık, ayrımız gayrımız yok.
Çabuklukla hiç bir şey yapılamaz.
Yapılan şeyler büyümelidir,
yukarıya doğru gelişmelidir,
büyük yapıtın zamanı gelmişse , ne ala.''
Aramayı sürdürmeliyiz.
(Paul Klee)
“Desen biçim değildir, biçimi görme yoludur.
Desen görülen şey değildir, başkalarına gösterilmesi gereken şeydir.
Bilinmediği zaman resim pek güç bir şey değildir.
Ama bilinince… o zaman bambaşka bir şeydir ! ”
(Edgar Degas)
“Sanatçı ya üstün bir kişidir ve böyle sanatını anlayacak sonra da eğer karşılaştırma faydalıysa edebiyat sanatlarıyla karşılaştırılabilecek güçtedir.
Ya da yeteneksiz bir kişidir ki, o zaman da onunla uğraşmaya değmez.''
Bilmem hangi eleştirmeci ona:
“Kuzeye gidin” der.
Bir başkası: “Güneye gidin” der.
Aynı eleştirmeci “Oturun şuraya” da diyebilir.
Hangi yola yönelmeli ?
(Paul Gauguin)
***
Neden ünlü ressamlardan deyişler ?
Görsel sanatlar, teknik olarak farklı olsalar da,
kuramsal olarak bir bütündür,
birbirini etkiler ve destekler.
Fotoğraf değerlendirme için,
bir basamak olan kuramsal kriterde,
Fotoğrafın gerçekçilik, dışavurumculuk,
biçimcilik, işlevsellik ,,,,, gibi,
sanat kuramlarını,
ne ölçüde desteklediği üzerine değerlendirme yapılır.
Haber fotoğrafları,belgesel,makr
sadece belgelemek amacıyla kullanılan fotoğraflar,
gösterilmek istenen kapsamında,
teknik olarak değerlendirilse de,
sanat ile bağdaşlaştırılan fotoğraflarda,
anlatılmak istenen devreye girer ki,
değerlendirme başka bir boyuta geçer.
Her ne kadar tartışılan bir konu olsa da,
zamanın ve teknolojinin getirisi olan,
yapılan fotoğraflara karşı çıkmak,
düşünsel yönüne bakılınca,
anlatım dili ve ifadenin gücü bağlamında,
zamanın ve gelişimin karşısında durmak anlamına gelir.
Sizlere tavsiyem,
Sanatın Öyküsü (E. H. Gombrich)
başucu kitabınız olsun.
Sanat tarihi bilgisi çok önemlidir.
Madem ki görsel sanat dalı ile uğraşıyorsunuz,
ara ara okuyup izleyin.
Zor gelecekse yapmayın,gerek yok...
Fotoğraflarınız sizin albümünüzü süslesin.
Sadece o kadarı ile yetinin.
Fotoğraf öyle bir şey ki.
İçerik alır götürür,hissettirmeden yana.
Üzerine yüklenen anlamlar,yerini bulunca.
Çirkin fotoğraflar çok güzel oluverir.
***
Francis Jourdain ;
''Büyük Sanatın Yirmi Yılı -Alıklıktan Alınacak Dersler''
başlığı altında,
Fransa'da on dokuzuncu yüzyılın ikinci çeyreğinde,
resmi olarak ödül kazanan resimleri bir araya getirdi.
Bu kitaba ödül kazanmayan ve resmi çevrelerde saygı görmeyen Fransız sanatçılarının isimlerini de ekledi.
Bu ünsüzler listesi;
Degas-Sisley-Pissaro-Cezan
Bu sanatçıların yapıtları o dönemi aştı,
diğer ödüllü sanatçıların yapıtları ise (beğenilen,sayılan kişilerin yapıtları),
kendini beğenmiş bir özentinin,
kof bir kurumlanışın,
ikiyüzlülüğün sessiz cehennemi olarak duruyor.
Düpedüz esnaflıkla,
''düzmece bir kibarlığın'' oynaştığı bu düzende,
yalanlardan,boş sözlerden,
klasik geleneklere ve Rönesans geleneklerine,
iki yüzlü övgülerden yapılan bir sanattı bu.
Yalnız sanat değil her şey böyleydi o dönemde.
Çünkü düzeni bozulmuş bir dünyada,
her şey yolundaymış gibi davranmak,
yapacak başka şey yokmuş gibi,
eskilerin bir zamanlar yaratıcılıklarının olanca gücüyle dile getirdikleri,
çağlarının gerçek yaşantılarını süsleyerek,
yeniden söylemek, 'yozlaşma' nın ta kendisidir.
Bu günkü yarışma kovalamacasına aldanmayasınız.
Alınan ödül ve ünvanlar kalıcı olmayacaktır,
bu günün sabun köpüğü niteliğini geçemeyecektir.
Ders almadıkça tekerrür devam edecektir.
Hanns Eisler;
''Sanatta Alıklık Üstüne'' başlıklı konuşmalarından birinde müzik üzerinden şöyle diyor;
Aldanmış küçük burjuvanın yada kalem efendisinin sızlanışları da vardır müzikte.
Üstelik kapitalist düzendeki müziğin ayırıcı özellikleri olarak görülmektedir bunlar.
Gelecekte müziğin her türlü romantik ağlaşmadan ve kendini beğenmişlikten,
dizginsiz duygulardan ve gösterişli propagandadan kurtulacağını,
dinleyicisinin ne çok heyecanlı ve sinirli,ne de duyguca tembel olacağını,
etkisinin şaşırtıcı olmaktan çok düzen getirici bir niteliği olacağını,
düşüncelere bulanıklık değil aydınlık getireceğini umabiliriz.
Bu müzik yeni anlatım yollarından yararlanmasına,eskiye öykünmesine karşın,
Mozart'ın dingin zenginliği ve dengeli atılganlığını da ölümsüzleştirecektir.''
Ömrümüz her şeyi tecrübe edecek kadar uzun değil,
yaşanmışlıklardan ve edinilmiş tecrübelerden faydalanmak ,
zorunlu hale geliyor ki,
yazdıklarım belki,
ilgilendiğiniz ve zaman boşluğuna bırakacağınız,
eserleriniz için olumlu katkı sağlayabilirse,
inanılmaz mutlu olacağım.
***
Bu haftanın konuğu Bruno Barbero.
İzleyenler,bu fotoğraf için çok şey söyleyebilirler.
Tekniğin kuralları arasına sıkışmış,
fotoğrafa bir matematiksel sonuç gözü ile bakanlar,
yardımcı öğenin başı kesilmiş,
çantasının yarısı yok,
altın noktalara yerleştirilmemiş,
sözlerini yüksek sesle söyleyebilirler.
Fakat,kurallar ne kadar önemli olsa da,
bir o kadar da bağlayıcı değildir.
Ortak kabul görmüş özellikler,
kural haline gelmişse eğer,
bunları bileceksin,
buraya kadar tamamdır.
Ancak kurallardan öyle fedakarlık edersin ki,
öylesine güzel ve de özgün,
bir fotoğraf karesinin yaratıcısı olabilirsin.
Bu kuralsızlık değildir hiçbir zaman.
Kuralsızlığın bile kendi içinde,
kuralları vardır,olmalıdır.
Bazen her şeyi göstermek gerekli olmayabilir,
yarım kalanları,o güzellikte göz tamamlar.
Bruno Barbero' ya teşekkürlerimle.
Bu sözleri söylememe fırsat yarattığı,
duvarıma asabileceğim özellikte,
bir fotoğrafını bizlerle paylaştığı için.
Alan derinliği,
tam kıvamında ışığı,
pastel ve de uyumlu renk özellikleri,
1946 yılları ile uyumlu kıyafet tarzı,
tam merkeze odaklanmış ilgi alanı,
ana öğenin ifadesi ve bana hissettirdikleri ile,
fotoğrafı mükemmel bana göre...
Selam,sevgi ve saygı ile...
Selçuk Özgüleryüz
Yorumlar
Yorum Gönder